Page 65 - Olimpiyat_Dunyasi

Basic HTML Version

kader yaşamın kaçınılmaz ger-
çeğidir. Daha küçücük yaşın-
da 27 Aralık 1939’da Erzincan
depreminde dört kardeşini yi-
tiren Ahmet Ayık için de ya-
şam böylesi bir felaket tablosu
içinde başlamıştı. Küçük Ayık,
yaklaşık 120 bin binanın yer-
le bir olduğu ve yine yaklaşık
33 bin insanın yaşamını yitir-
diği bu doğal afeti kardeşleri-
nin aksine birkaç küçük sıyrık-
la atlatacaktı.
Ve hızla büyümeye başlayan o
çocuk dokuz yaşına geldiğin-
de güreşte akranlarını kolayca
yendiği için kendisinden yaş-
ça büyüklerle güreşiyor, on-
ları da yeniyordu. 12-13 yaş-
larında içindeki güreş aşkıyla
İstanbul’un yolunu tuttu.
Tophane semtinde ayda 50
lira maaşla bir işe girmiş, haf-
tanın üç akşamı ayda 14
lira aidat ücreti verdiği Şişli
Güreş Kulübü’nde idman
yapmaya başlamıştı. O za-
manlar ‘Tecrübesizler Teşvik
Müsabakası’ adıyla düzenle-
nen güreşlere katılıyor ve tec-
rübesini artırıyordu. Daha
sonra Beşiktaş Jimnastik
Kulübü’ne geçti, lisanslı ola-
rak gençler müsabakalarına
katılmaya başladı. Ailesinin ve
köyünün özlemi ile birkaç yıl
sonra köyüne döndü. 1956 yı-
lında yörede yapılan güreşler-
de başpehlivan oldu. Ahmet
Ayık o günlerde hem güreş-
mekte hem de ailenin bü-
tün rençberlik işini yürütmek-
teydi. Bir çift öküzün çekti-
ği karasabanla tarla sürüyor-
du. Babası Ömer Ayık, Sultan
Abdülaziz’in başpehlivanların-
dan Karaoğlan’ın torunuydu.
Anadolu’da kız ve erkek çocuk-
ların erken yaşta evlendiril-
mesi geleneği ile Ahmet Ayık
genç yaşında evlendi, 1958 yı-
lında ilk çocuğu Osman doğdu.
all are inevitable facts of the
lifecycle. Ahmet Ayık’s child-
hood started with a catastro-
phe. He lost his four broth-
ers at the Erzincan earthquake
on 27 December 1939. Unlike
his brothers, he survived this
natural disaster, which killed
33.000 people and destroyed
over 120.000 houses, only
with a few scratches.
The boy, growing up fast, was
wrestling with elder chil-
dren and beating them when
he was 9. His peers were
no match for him. With love
for wrestling in his heart, he
made tracks for İstanbul when
he was 12 or 13 years old.
He had found a job at Tophane
district, paying him 50 Liras
a month and he was paying
14 Liras to train three days a
week at the Şişli Wrestling
Club. He participated in the
wrestling tournaments of the
time called ‘Encouragement
Competitions for
Inexperienced’ and gained
knowledge and experience.
Later on he joined Beşiktaş
Gymnastics Club and wres-
tled as a licensed ath-
lete. A few years later he re-
turned to his village, missing
his family and home. He be-
came a Başpehlivan (wres-
tling champion) at the lo-
cal wrestling matches in
1956. He was plowing the
fields with a plough pulled
by an ox, running the farming
toils of his family and wres-
tling at the same time. His
father, Ömer Ayık was the
grandson of a Başpehlivan of
Sultan Abdulaziz.
As was the tradition in
Anadolu, he married at a
young age. His first child
Osman was born in 1958.
15 days later, our hero was
OlympicWorld
63