Page 79 - Olimpiyat_Dunyasi_s53

Basic HTML Version

for the wrestler grip one’s oppo-
nent. This form continued dur-
ing the Ottoman period. In the
Ottoman Empire, wrestlers
learned the art in special schools
called tekke, which were not
merely athletic centres, but also
spiritual centres.
The most popular ones among
the wrestling types, differenti-
ating among regions, are ‘kara-
kucak’ and ‘oil’ wrestling, called
‘Anatolian’ and ‘Rumelian’ wres-
tling respectively. Wrestling com-
petitions were held with awards
like cattle, sheep and goats, agri-
cultural land, rugs and kilims un-
til the Reformatory Era (Tanzimât)
of the Ottoman Empire and lat-
er with money awards. It can be
said that it was the start of pro-
fessional wrestling. The day
when a young wrestler wore
wrestler’s tights (Kispet) was
specially celebrated as it was
the case for circumcision. Good
wrestlers were a source of
pride for their regions, high-
ly respected and received mor-
al and material support. ‘Hasan
Pehlivan’ squadrons were es-
tablished during Sultan Murat
IV and Sultan Abdulaziz eras of
the Ottoman Empire and a spe-
cial name (Huzur Wrestling) was
given to the wrestling competi-
tions made in front of the Sultans.
19
th
Century was the golden era
for Turkish wrestling thanks to
the interest shown by Sultan
Abdulaziz. Koca Yusuf, Adalı Halil,
Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet
ve Kara Ahmet Kel Aliço, Çolak
Molla Mümin, Kavasoğlu İbrahim,
Pomak Hasan, Hergeleci İbrahim,
Tophaneli Yusuf and Kızılcıklı
Mahmut were the world famous
Turkish wrestlers of the time.
Koca Yusuf was the first Ottoman
wrestler wrestling abroad as
well. In 1898 he was victorious
over Paul Pons in Paris, France
in Greco-Roman style wrestling
which he exercised for the first
Selçuklular ile başlayan yağ-
lı güreş Osmanlılarda bir gele-
nek halini almış ve günümüze
kadar sürdürülmüştür. Osmanlı
İmparatorluğu’nda da güreşe özel
önem verilmiş, vakıf niteliğinde
olan özerk güreş örgütleri oluştu-
rularak bu sporun gelişmesi sağ-
lanmıştır. Çeşitli bölgelerde ku-
rulan güreş tekkelerinin çalışma
yöntemlerinin günümüzde bile
geçerliliğini koruyacak kadar ileri
ve modern olduğu görülmüştür.
Halk arasında en çok ilgi gören
güreş türleri, ‘Karakucak Güreşi’
ve ‘Yağlı Güreş’ olmuş, halk di-
linde Karakucak ‘Anadolu Güreşi’,
Yağlı Güreş ise ‘Rumeli Güreşi’
olarak adlandırılmıştır. Tanzimat
Dönemi’ne kadar ödül olarak bü-
yükbaş ya da küçükbaş hayvan,
tarıma elverişli arazi, halı, kilim
gibi teşvik amaçlı ödüllerin orta-
ya konduğu güreş karşılaşmala-
rı Tanzimat Dönemi’nden sonra
para için yapılmaya başlanmış-
tır. Bu durum profesyonel güreşin
yapılmaya başlandığının açık bir
ifadesidir. Osmanlılarda genç bir
pehlivanın ilk defa kısbet giymesi,
tıpkı sünnet gibi hayatının önemli
bir olayını oluşturuyor ve bu özel
gün çeşitli törenlerle kutlanıyor-
du. İyi pehlivanlar da, yetiştikle-
ri bölge için önemli bir övünç kay-
nağı sayılır ve bu nedenle çevresi
tarafından sürekli maddi, manevi
destek görürdü. Osmanlı saray-
larında özel padişah gösterileri
için ‘Hasan Pehlivan Bölüğü’ ku-
rulmuş; özellikle Sultan IV. Murat
ve Sultan Abdülaziz dönemle-
rinde ülke pehlivanlarına büyük
önem verilmiştir. Padişah huzu-
runda yapılan güreşlere ‘Huzur
Güreşi’ denilmiştir. 19. yüzyıl pa-
dişahlarından Sultan Abdülaziz‘in
duyduğu ilgi sayesinde güreş al-
tın çağını yaşamıştır. Bu döneme
adını yazdıran Koca Yusuf, Adalı
Halil, Filiz Nurullah, Kurtdereli
Mehmet ve Kara Ahmet Kel Aliço,
Çolak Molla Mümin, Kavasoğlu
İbrahim, Pomak Hasan, Hergeleci
İbrahim, Tophaneli Yusuf ve
Olympic World
77